4 Nisan 2011 Pazartesi

"Mor*a çalayım" derken, "abla"nın okuduğu -son- dört mavi kitap: Kryon DNA, Hathor Bilgileri, Tozlu Altın Kafes, Kalp, Nefs ve Ruh

Poyrazın savurduğu sert dalgaların, -ismini şakacı birinin koyduğu kesin- Gemiyatağı Koyu'ndaki iskelelerden birinin ucunu uçurduğu kışın, iki fırtına arası soluklandığı yumuşak günlerinde, takı tasarımcısı müşterisinin siparişi 100 büyük, 100 küçük kutu, 250 torba...ya ara verip, verandada, tekerlekli üç katlı metal sepet rafı yanı başında keyifle, minik kartlara rengârenk, pırıltılı boncuklar işleyen "abla", Şubat'ta bir koşu gidip dönerken İstanbul'dan getirdiği, ikisi hediye dört kitap okur.

Akaşa Yayınları'ndan, Kryon 10. kitap, DNA'nın 12 Tabakası (İçinizdeki Üstadlığın Ezoterik Bir İncelemesi), günümüz teknolojisiyle gözlenebilinen ilk iki ilmeği dışında, boyutlar arası olduğu için görülemediğinden esrarını koruyan diğer on tabaka ile birlikte toplam oniki katmanı, ortalama okuyucunun anlayabileceği biçimde, DNA'yı anlatır. Lee Carroll'un aktardığı, birinci kitaptan bu yana her zaman olumlu, iyimser yaklaşımla bilgiler veren, bu yanıyla felâket tellâllığı yaparak korku ticaretiyle geçinenlerden çok uzak, saygın, sevgi dolu Manyetik Üstad Kryon'dan, "abla" çok şey öğrenir. DNA'da gizlenmiş Tanrı tabakasının adresini verip nasıl aktive edileceğini anlatarak Tanrısallığa bir kapı açan kitabın, sonlarındaki ...merak etmeyin, Dünya'ya meteor çarpmayacak, bir manyetik taklayla kutuplar altüst olmayacak, güneş patlamasıyla kavrulmayacak... mesajına bayılır!

Yine Akaşa Yayınları'ndan, Tom Kenyon ve Virginia Essene'nin aktardığı Hathor Bilgileri, Yükselmiş Bir Uygarlıktan Mesajlar, Mısır'da Altın Çağ'da yaşanan öğretileri aktarır. Sayfa 161'de, Virginia'nın "...Ayrıca, psikologların, enerjiyi kişisel ve meslekî süreçlerinin bir parçası olarak anlayıp uygulayabilmeleri için ne yapmalarını tavsiye edersiniz?" sorusu, ses ve enerji üstadı Hathorlartarafından "Psikoloji, halen Dünya'da uygulandığı şekliyle son derece sınırlıdır. Bizce, onun sonuçları çok sınırlıdır, ve çoğu psikoloğun anlayışı da çok dardır. Psikoloji, çoğunlukla, insanların kendilerine mümkün olduğunca az zorluk yaratacak biçimde toplumlarına uyum sağlamalarını amaçlar. Böylece, burada temel hedef, sadece, uyum sağlamadır. Ve burada uyum sağlanması gereken şey, temelde, insanın potansiyelini baskı altında tutup ezen bir toplumdur. İnsan varlığı, ifade etme ve duygusal ve zihinsel deneyim konusunda psikolojinin kavradığından çok daha büyük bir potansiyele sahiptir. Psikoloji, genelde, dile dayalı ve çok konuşma gerektiren bilinç bölgeleriyle uğraşır ve temel enerji sorunlarını çözmeye çok az zaman ayırır..." denilip, "abla"yı hayran bırakarak yanıtlanır.

Kitabın, Biz Kimiz ve Buraya Neden Geldik, Bir Enerji Sistemi Olarak İnsan, Hisler ve İnsanın Tekâmülü, Açılma Korkusu, Denge Piramidi, Yükselen Sarmal, Kaosta Dengeyi Koruma, Kutsal Ana-Unsurlar, Dayanak Noktası, Ses Bir Anahtardır, Kaderi Değiştirme, Güç Çubukları, Sorulmayan Soru başlıklı bölümleri, "abla"ya kalırsa, DNA'da gizli Tanrısallığa giden yolun kolaylıkla aşılabilmesi için gerekli son derece basit, bir o kadar da etkili önerileri kapsar.

Kuzeninin hediyesi, Doğan Kitap'tan Nazlı Eray'ın yaşamından anıları kapsayan Tozlu Altın Kafes, başlangıçta "abla"ya, tanıklardan Müren Abla gibi, "koca o..." dedirtirken "hem de toplumca tanınan bir adam, ölümünden sonra böylece anlatılmalı mı?" diye de düşündürür. Bir yandan da, tuhaf karanlık bir evde büyüler içinde bile, Pavarotti'nin bir şakıması, balkondaki çiçeklerinin kokusunu taşıyan bozkır esinli serin gece esintisi, güzel bir elbise ile gönlü şenlenen, kalbi kırık içindeki çocukla bir şehre küsüp terk eden, sonra onunla barışmaya, onu kazanmaya dönen, karnından yarılıp, yaşamının bir kaç yılını hastanelerde, susuz acılar içinde geçirirken hayata merakını, ilgisini, neşesini yitirmeyen duru, özgür ruhlu kadına hayranlık duyar.

Paralı kanalın şiddet, kötülük, gürültü patırdı yüklü filmlerinin, televizyonu çöpe koyma niyetini giderek güçlendirdiği "abla"nın, önyargılarını birer birer geride bıraktığı münzevî yaşamında, TV'de atlamadan izlediği, -kızkardeşinin bakmaya bile dayanamadığı- Cüppeli Ahmet Hoca: Flash TV'de Cuma akşamları, 20:25'te Kur'an'dan açıklamalarla başlayan, "...eşinize dostunuza mesaj çekin, para için değil Allah rızası için anlatıyoruz, bundan önemli ne var, birbirinize duyurun..." diyerek ricada bulunan Ahmet Hoca'nın içtenliği, Mehdi tartışmaları sırasında, Hz. Muhammed'in, cemaatinin 1500 yıl hüküm süreceğini... bildirdiğini duyduğu konuşmasında, elli küsur yaşına dek son ve en mükemmel din olduğuna inandığı İslâmiyet'in yeryüzü dinleri arasında biri, olduğunu duyup şaşıran "abla"yı, çok hüzünlendirir.

Bıyık altından gülümseyen sempatik yüz ifadesiyle doğmuşa benzeyen sunucunun 2012'ye getirdiği lâf, deneyimli, konusuna çok hakim, arada sevimli hoş öyküler anlatan Ahmet Hoca tarafından, dağların pamuk topakları gibi savrulduğu korkutucu kıyamet tabloları eşliğinde "...zamanı var..." denilerek, ustalıkla savuşturulur.

Nüfus cüzdanının arkasında İslam yazıyor olsa da, Hoca'nın kıstaslarına göre Müslüman sayılması mümkün görünmeyen "abla", sadakatle izlediği programlarda, zamanların sonuna ilişkin, Batı çevirileriyle pek çok paralellik yakalar. Kullanılan dil biraz farklıdır o kadar; Kryon "bilinç, ışık, boyut..." der, Hoca "şuur, nûr, kat...".

Ahmet Hoca'nın yakındığı, "abla"nın içtenlikle desteklediği kültür emperyalizmine güçlü bir kanıt. Bir önceki yaz, Sufizm gibi içerden bir konuyu, ille de dışarıdan bir gözün tanıklığından okuyan "abla", bu kez, Kaz Dağları'nda, bir önceki Varlığınla Buluşma Şenliği sırasında tanıştığı sevgili oda arkadaşının hediyesi, Gelenek Yayıncılık Sufizm ve Psikoloji Serisi'nden, Prof. Dr. Robert Frager'in yazdığı,sufi psikolojisinde gelişim, denge ve uyum Kalp, Nefs ve Ruh'u okur.

Sufizm'in enine boyuna incelenip, ibret verici öykülerle bezenerek, psikolojiyle karşılaştırmalar yapılarak anlatıldığı kitabın 210. sayfasında, Şeyh Karşısında Edeb başlığı altında, "Cerrahî tarikatında dervişler selamlamak için genellikle şeyhin elini öperler. Bu Orta Doğu'nun her yerinde geleneksel bir saygı işareti olmakla birlikte, bazı Batılılara zor gelir. Ayrıca biz başkalarına saygı gösterme ve herhangi birini kendimizden üstün tutmaya alışkın değiliz. Bu nedenle müstakbel dervişler için el öpme mükemmel bir sınavdır..." denmekte.

"Abla", kültür emperyalizmine itirazı saklı kalmak kaydıyla, bir yabancının bakışındaki bu masumiyeti sever.

*Mor: Bebeklerde bıngıldak denen, daha sonra sertleşip kapanan, Tanrısallığın deneyimlendiği tepe çakrasının rengi.